Finlandiya Eğitim Sistemi

 

 

 

 

 

 

 

Eğitim

Bir devletin en önemli hayat damarlarından biri eğitimdir. Onun zarar görmesi demek devletin yavaş yavaş yıkılması demektir. Her geçen gün gelişen teknoloji, değişmekte olan toplumsal düşünceler ve yaşanılan farklı olaylar yüzünden eğitim anlayışında değişimler olmaktadır.

Biliyorsunuz ki yakın zamanda bir pandemi geçirdik. Onunla beraber hayatımıza uzaktan eğitim modeli girdi. Çocuklar telefon, tablet ya da televizyon üzerinden öğretmenleri ile iletişim halinde olup bir şeyler öğrenmeye çalıştılar. Bu eğitim modelinin ne kadar verimli olduğu tartışılır ama benim bugünkü konum bu değil.

Her ülkenin kendi kültürel değerlerine uygun olarak hazırlanan bir eğitim sistemi vardır. Araştırmalar gösteriyor ki eğitim sistemlerinden en iyi olanlarının başında Finlandiya gelmektedir. Peki neden?

Finlandiya Eğitim Sistemi

Finlandiya’da eğitim çocuk odaklıdır. Başarı bakımından zayıf olan çocuk eğitilir ama bu sırada özgürlüğüne de dikkat edilir. Herkes eşittir ve bu yüzden de herkesin eğitim almaya hakkı vardır. Hiçbir okul birbirinden iyi veya kötü değildir, eğitim kalitesi bakımından hepsi eşit noktadadır. Eğitimde yenilikçi yöntemler kullanılır ve bu yöntemlerin yeterliliği her daim hem öğretmenler hem de öğrenciler tarafından test edilir.

Her öğrencinin ihtiyaçları ve öğrenme stilleri farklıdır. Bu yüzden okullar bunları göz önünde bulundurarak bir eğitim politikası oluştururlar. Böylelikle de her öğrenci başarıya eşit bir şekilde yaklaşır. Öğrenciler kendi ilgi alanlarına göre seçmeli dersler alır ve kendini geliştirmeye çalışır.

Öğretmenlere gelirsek eğer, öğretmenlik en değer verilen meslekler arasındadır. 6 yıl boyunca eğitim alırlar. Üniversiteden en az iki farklı branş üzerinden mezun olurlar. Bu sayede Fizik dersi veren bir öğretmen aynı şekilde Coğrafya dersine de girebilir. Bu onlara farklı bakış açıları kazandırır ve dersi anlatırken etkileşim içinde olabilmelerini sağlar. İki farklı branş öğrenmenin dışında yüksek lisans yapmaları da beklenir. Öğretmen olmak kolay değildir. Buna başvuranların sadece onda biri kabul edilir.

Öğretmenler öğrencilerine sadece bilgi aktarmaz onlara yol da gösterir. Öğrencilerle iyi bir iletişim kurmaya çalışır. Çocukların anlama düzeyine iner ve onlarla empati kurar. Günbegün gelişen yeni teknolojileri araştırır, öğrenir ve derslerinde bunu kullanır. Eğer sınıf içerisinde öğrencilerinde yanlış davranışlar görürse onları uyarır ama uyarırken kesinlikle onların kişisel haklarına saygı duyar ve dikkat eder. Yani hem sevecen olur hem de otoriter. Aralarındaki mesafeyi dengeli tutar.

Finlandiya’da Temel Eğitim

Finlandiya’da temel eğitime 7 yaş ve civarında başlanır. Zorunlu eğitim 9 yıldır. Veliler öğrencilerini evlerine yakın okullara gönderir. Okul ile ev mesafesi az olduğundan servis kullanılmaz. Öğrenciler ya yürür ya da bisiklete biner. Bu sayede çocuklar erken yaşta bağımsızlığı ve kendine güveni öğrenir.

Her çocuk kendi ilgi ve ihtiyaçlarını düşünerek ders programlarını oluşturur. Öğretmenler öğrencileri istemedikleri bir konuyu öğrenme üzerine zorlamaz. Onun yerine ilgilerini ve yeteneklerini keşfetme yolunda yardım eder.

Dersler günde 4 saattir. Her ders ardından 15 dakika teneffüs verilir. Teneffüsün de öğrenmenin bir parçası olduğuna inanılır. Çocuklar okul saatinden geriye kalan zamanda arkadaşlarıyla oyun oynar ve çevrelerinde olan yeni şeylerle ilgili bilgi sahibi olur.

Finlandiya’da öğrencilere eğitime başladıkları andan itibaren 6 yıl boyunca not verilmez. 16 yaşına kadar sınava sokulmaz. Bunun yerine öğrencilerin başarıları onların gösterdikleri olumlu davranışlar ve yetenekleriyle ölçülür. Sınavların öğrencileri strese soktuğu ve öğrenmeye olan meraklarını azalttığı düşünülür. Diğer ülkelere oranla daha az ödev verilir. Sportif ve sanatsal faaliyetlere fazlasıyla önem verilir ve bu konularda çalışmalar yapılır. Bunlarda başarı gösterenlerle özel olarak ilgilenilir.

Ezbere değil, pratiğe dayalı bir öğrenim sistemi vardır. Öğrencilerin bağımsız düşünme becerileri geliştirilmeye çalışılır. Kitap okumaya önem verilir.

Finlandiya Tarihi

Finlandiya Kuzey Avrupa’daki İskandinav yarımadasında, Baltık Denizi kıyısında yer alan bir ülkedir. Başkenti Helsinki’dir. Rusya, Norveç ve İsveç ile komşudur. Avrupa’nın nüfusu az olan ülkelerinden biridir.

Şu anki durumu iyi olsa da aslında eskiden Finlandiya bataklıklarla dolu, toprakları verimsiz ve yoksul bir ülkeydi. Köy kooperatiflerinin, öğretmenlerin, memurların, doktorların, aydınların ama en önemlisi tüm milletin yardımı ile bu günlere gelmiştir.

“Ülkenin refah ve mutluluğunun ve toplumun onur ve şerefinin halkın iradesine bağlı olduğunu kanıtlayan çarpıcı bir örnek olması açısından küçük ve yoksul bir ülkeyi gösterebiliriz. Burası iki milyonluk bir nüfusa sahip olan Finlandiya’dır.” der Grigory Petrov, Beyaz Zambaklar Ülkesinde.

Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabı bir devletin milletinin el ele vermesiyle nasıl kültürel olarak ilerlediğini anlatır. Atatürk bu kitabı her gencin okuması gerektiğini söyler.

İşte, Finlandiya eğitiminin nasıl bu günlere geldiğini sizler de öğrenmek istiyorsanız hem Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabını hem de Eğitimde Finlandiya Modeli kitabını okuyabilirsiniz. Yazımı Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabından birkaç alıntı ile sonlandırmak istiyorum.

“Aydın olmak demek, modaya uygun elbise, şapka giymek ve kolalı gömlek giyinmek demek değildir. Aydın kesim, halkın beyni konumundadır. Halkımız sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra yüksek bir gelir elde edesiniz, geceleri eğlenesiniz diye sizi o konuma getirmemiştir. Böyle olanlar gerçek aydın olamazlar. Onlar yozlaşmışlardır.”

“Vatan için yaşamak, ülkenin ilerlemesi ve yükselmesi için çalışmak da ülke için ölmek kadar şereflidir!”

“Eğer gençliğin ruhunu tarım yapılmayan bir tarla gibi kendi hâline bırakırsanız, orada ısırgan otları ve dikenler yetişir. Anne-babaların, çocuklarının beyinlerini ve kalplerini işlemeden kendi haline bırakmaları, akla ve vicdana uygun değildir. Hatta böyle bir ihmal, ahlaksızlıktır, cinayettir. Çünkü çocukların iyi terbiye görüp görmemesi meselesi, yalnız anne-babayı ilgilendiren bir mesele olmayıp, aynı zamanda toplumu ve devleti de ciddi bir şekilde ilgilendiren hayati bir meseledir. İstediğiniz kadar mükemmel anayasalar yapın. Özgürlükler alanında da halka dilediğiniz kadar haklar tanıyınız. Sosyalizmin veya liberalizmin sihirli gücüne dilediğiniz kadar inanın. Eğer çocuklarınız gerektiği şekilde eğitim almazlarsa hayata bir hiç olarak atılırlarsa, yasalar ve bütün sosyal haklar var olmasına rağmen toplumsal hayat yine de sönük ve ruhsuz olacaktır.”

İrem Avşar

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

WhatsApp